VMZINC ve mimari söyleşiler serisinde bu ay Prof. Dr. Özgür Ediz ile mimar Gizem Baykal biraraya geldi. Söyleşiyi VMZINC Türkiye youtube sayfamızdan izleyebilirsiniz. Bursa Panorama Müzesi ile ilgili tasarım süreci, mimari kurgu, kullanılan malzemeler ve seçim kriterleri hakkında fikirlerini ileten Özgür Bey şu konulardan bahsetti:
Bursa Panorama Müzesi, gelişen güncel teknolojilerin de kullanıldığı bir etkileşim alanı olarak 2015 yılında tasarlanmıştır. Mimari kurguda boyut olarak ideal ölçülerde düşünülen küresel yapı geleneksel panoramaların aksine zemine oturmayıp havada duracak bir şekilde tasarlanmıştır. Böylelikle kürenin altında oluşturulan boşluk; teknolojik donanımlarla birlikte, çeşitli dijital gösterilerin – panorama ve dioramaların yer alacağı aynı zamanda oluşturulan “forum kurgusu” ile bir çok aktiviteye de fırsat sunmaktadır. Bu tasarım kurgusu, gelenekselleşmiş panorama yaklaşımı ile teknolojik kurgu birlikte düşünülerek geliştirilmiş ve mevcut geleneksel panorama müzelerine birçok artı değer kazandırmıştır.
Tasarım sürecinde ise, kentsel ölçekte çalışma alanının “Bursa Hanlar Bölgesi”nin doğu ucunda yer alması ile tasarımın bu bölgeyi motive edeceği ve Hanlar Bölgesi’nin “doğu kapısı” niteliğini taşıyacağı öngörülmüştür. Batıda yer alan ve “Pirinç Han” ile başlayan bu tarihi doku, doğuda yer alan “Panorama Müzesi” ile sonlanacaktır. Aynı güzergahta-omurgada yer alan hafif raylı sistem ise ulaşımı kolaylaştıracak ve turistik bir parkur gibi çalışan bu hattı zenginleştirecektir. Parkurun sonunda yer alacak müzede aynı zamanda, gezilen alanların tarihi süreçte nasıl oluştukları, Bursa tarihi, kültürel dokusu gibi konularda da bilgiler verilecektir. Böylelikle tasarlanan bina, sadece turistik amaçla gezilen bir müze olmayıp aynı zamanda gençlerin ve çocukların da bilgi sahibi olacağı bir “eğitim yapısı” niteliğini de taşıyacaktır.
Müze alanının fiziksel özellikleri de tasarım sürecini ve tasarımı etkileyen önemli faktörler arasında yer almıştır. Çalışma alanının hemen güneyinde bulunan ve daha önce ulusal bir yarışma ile elde edilen “Kanberler Parkı”nın yaratmış olduğu yeşil alan kurgusu ve mimari peyzajı ile müze tasarımında önemli bir veri olarak değerlendirilmiştir. Aslında; tasarımın temel kurgusunu, “mevcut yeşil alanı (park alanını) önerilen tasarımda da sürdürme” fikrinin oluşturduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Günümüz metropollerinde yaşanan yeşil alan ve kamusal alan problemleri ele alınarak söz konusu tasarımda mevcut “yeşil kentsel peyzajın” müze tasarımı kapsamında da sürdürülerek değerlendirilmesi düşünülmüştür. Sürdürülen yeşil alan, müzenin üst kabuğunu-örtüsünü oluşturmuş ve aynı zamanda güneye bakan bir kent terası özelliğini kazanmıştır. Parkı ve müzeyi kullanacak kentli bu kabuğu da yeşil alan olarak kullanabilecektir. Aynı zamanda bir peyzaj alanı özelliği de taşıyan kabuk, Bursa’daki bitki dokusu dikkate alınarak düzenlenmiştir. Genel mimari kompozisyonda önemli bir “optik rol” oynayan kabuk aynı zamanda küresel yapı ile de kesişerek farklı bir algı yaratmış ve dinamik bir kurgu oluşturmuştur.
Müzenin küresel yapısı ve onunla bütünleşen yeşil platformu ekolojik tasarım ilkeleriyle bütünleşen “bütüncül – (holistik) sürdürülebilir” bir mimari yaklaşımı kapsar. Panoramik müzeyi oluşturan fonksiyon kaynaklı biçimsel özellikler; Uludağ yönünden Bursa ovasına geçişteki silüetin bütününde özellikle değerlendirilmiştir. Bu silüete, tarihi Tophane bölgesinden ve alanın izlendiği diğer vistalardan bakılarak, tarihi dokudaki görsel iletişimin korunmasına bu kapsamda önem verilmiştir.
Müze kurgusundaki “bütüncül tasarım ilkesi”, küresel ölçekte daha önce uygulanan panorama müzelerinden farklı olarak, fiziksel ve sosyo-kültürel çevre ile kurduğu ilişki ile de ayrı bir önem taşır. Müzeye bu kapsamda yüklenen anlam; kent – kentli ve doğa ile bütünleşen, oluşturduğu arayüzlerle aktivitelere açık, esnek bir yapı niteliğindedir. Aynı zamanda, tasarım, sürdürülebilir mimarlık parametreleri ile “yeşil bina sertifikasyon programları” kriterleri göz önüne alınarak tasarlanmış ve uygulanmıştır. Böylelikle, ele alınan kurgu, ekolojik tasarım yaklaşımları ile pasif sistemler kullanarak enerjiyi verimli kullanmayı ve aktif sistemlerle ise teknolojik açıdan ileriye dönük altyapıların oluşturulmasıyla sistemin gelecekteki olası düzenlemelere uyarlanabilmesi hedeflenmiştir. Bu hedef, müzenin yapım-kullanım ve bakım-onarım sürecinde; gerek mimari projede, gerekse statik, mekanik, elektrik-elektronik sistemlerde holistik bir yaklaşımla ele alınarak geliştirilmiştir.
Tüm bu tasarım kriterleri neticesinde VMZINC titanyum çinkonun ekolojik özellikleri sebebiyle tasarlanan kabuğun kaplama malzemesi olarak en uygun seçim olduğuna karar verilmiş. Quartz-Zinc füme gri patinalı yüzey seçilen projede yatay şeritler şeklinde tasarlanan kabuk kaplaması için 3 alternatif boyut 20 cm, 40 cm, 80 cm yükseklikte 100-150 cm genişlikte flat lock sistem paneller üretilmiş ve hem dış mekanda hem iç mekanda devam edecek şekilde yapı kabuğu kaplanmıştır. Müze yapılarında uygun olduğu şekilde kuzeyden ışık almak için batı cephesinde güneş kırıcı paneller tasarlanmış ve bu paneller de flat lock sistem ile Quartz-Zinc yüzey titanyum çinko ile kaplanmıştır.
Bursa Panorama Müze ve Etkileşim Merkezi’nin tasarımına, temelde iki etaplı olarak uygulanması öngörülerek başlanmıştır. Çalışmanın ilk etabı tamamlanmış, müze ve yakın çevresi inşa edilerek hizmete açılmıştır. İkinci etap ise tasarımın önemli dinamolarından birisi olan ve alanın kuzeyinde yer alan “kent meydanı ve hizmet birimleri”nden oluşacaktır. İkinci etapta aynı zamanda iç mekanda önerilen ve sayısal tasarıma dayalı çeşitli sergileme kurgularının da gerçekleşmesi öngörülmektedir.